Türkiye’de İlk Süt Ürünleri Okulu Açıldı

İstanbul’da her geçen gün betonlaşmanın ve artan nüfusa karşılık, dünyanın en büyük havalimanı, Kanal İstanbul gibi projelerin yanı başında Türkiye’de bir ilk olan süt okulu Nakkaş Mahallesinde açıldı.

İstanbul İli Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sezai Ural tüketiciyle çiftçiyi birleştirmek istediklerini dile getirerek, “Hayvansal Ürünler Sektöründe Genç Girişimcinin Geliştirilmesi projesi adı altında insanlar gerçekten en ağır en zor olan süt üreticiliğinin bir kademe daha çalıştırıp, katma değer kazandırarak gıda güvenliği, gıda hijyenliği sağlayıp İstanbul’daki nihai tüketiciyi çiftliklerimizle birleştirmek istiyoruz. Bu insanların köy evlerinde, mahallelerinde bakkallarında direkt olarak vatandaşın evinden alma ortamını sağlamak istiyoruz” dedi.

“Tüketicinin ürünlerini direkt üreticiden alma ortamını sağlamaktır”
İstanbul İli Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sezai Ural, “İstanbul’un anakent şehrinde mevcut olan koyun, keçi, manda, sığır yetiştiricilerin çıkarttıkları ürünleri katma değer kazandırarak en doğal şekliyle, aracısız tüketiciye kazandırabilmek hedefimiz. Buradaki hedef üretici olan 70 tane kursiyer gönüllük esasına dayalı olarak buradaki projeye dahil oldular. Yaptıkları eğitimle yoğurt, kaymak, tereyağı, beyaz peynir ve dondurma eğitimini pratikte uygulama yaparak üretim tesisimizde gördüler. Halk Eğitim’den alacakları sertifika ile Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ile finans edilerek işletme kurabilecekler. İstanbul Damızlık Manda Birliği olarak İstanbul Kalkınma Ajansı’nın yapmış olduğu Hayvansal Ürünler Sektöründe Genç Girişimcinin Geliştirilmesi projesi adı altında insanlar gerçekten en ağır en zor olan süt üreticiliğinin bir kademe daha çalıştırıp, katma değer kazandırarak gıda güvenliği, gıda hijyenliği sağlayıp İstanbul’daki nihai tüketiciyi çiftliklerimizle birleştirmek istiyoruz. Bu insanların köy evlerinde, mahallelerinde bakkallarında direkt olarak vatandaşın evinden alma ortamını sağlamak istiyoruz. Bizim buradaki hedefimiz İstanbul’da anakentte beton yığını içinde yaşayan insanlarımız hafta sonları bir temiz hava alma adına Cumartesi ve Pazar günleri Avrupa yakasında Silivri, Çatalca, Arnavutköy. Anadolu yakasında Şile, Beykoz tarafına gittiklerinde orada yetiştirilen hayvanların ürünlerini direkt üreticiden alma ortamını sağlamaktır” diye konuştu.

 
“Gıdaların raf ömrü uzaması kullanılan kimyasal maddelerle doğru orantılıdır”
Sezai Ural gıda sektörüne kimya ve endüstrinin girmesinin doğallığı bozduğunu ifade ederek, “Gıda Sektörüne kimya ve endüstri girdi. Gıdaların raf ömrü uzamıştır. Gıdaların raf ömrü uzaması kullanılan kimyasal maddelerle doğru orantılıdır. İnsanların doğru adımla doğru ürüne ulaşmasının yolu raf ömrü kısa, doğal üründen geçer. Buda üreticiden tüketiciye direkt ulaşmasından geçer. Bu ürünler piyasaya çıkamaz. Bu ürünler raflara giremez. Hem ekonomik anlamda kurtarmaz. Hem de sevkiyata uygun değildir. Biz bu boşluğu doldurmak istedik. Çünkü burada üretilen ürünler doğal. Her hangi bir katkı maddesi yok. Onun için bizim buradaki amacımız İstanbul nihai tüketicinin doğru ürünü, doğal ürünü direk nihai üreticiden almasıdır. Üretici zaten sütü kendisi üretmektedir. Eğer araya birileri aracı giripte yağına ve sütüne müdahale ettiğinde raf ömrün uzar ama içindeki yağı almıştır. Senin yediğin yoğurt normal yoğurttan uzaklaşmıştır. Bizim hedefimiz İstanbul nihai tüketiciyi memleketinde hasret kaldığı anamızın yaptığı yoğurdu bulamıyoruz dediği anda bizim burada ürettiğimiz mamulü bulacak. Biz insanlara doğallığı sunuyoruz” şeklinde konuştu.
 
“Nasıl üretildiğini yerinde görecekler”
Ne yazık ki son yıllarda çok ciddi betonlaşma başladı. Çok katlı binalar yapılıyor. Tamamen kent kültürüne odaklanmıştır. Kesinlikle komşuluk ilişkileri sıfırdır. Misafir kabul etme pozisyonu yoktur. Çünkü; karı koca ve iki çocuk varsa misafir kabul edecek odaları dahi yoktur. Burada sosyal ilişkiler anlamında evinde misafir edemeyince misafiri çay bahçesinde, kafelerde ağırlamaya başladılar. Bu bir yaşam kültürü ben bunu eleştiri anlamında söylemiyorum. Ama ne yazık ki yeni yetişen nesil var. Yeni yetişen nesil domatesi manavda görüyor, maydanozu, yumurtayı raflarda, dolaplarda görüyor. Biz çiftliklerimizi turizm anlamında harekete geçirmekle nihai tüketiciyi çiftliklerimize köy ortamına çekebilmektir. Bu insanlar yoğurdunu, yumurtasını almaya geldiklerinde nasıl üretildiğini yerinde görecekler. Adeta bir köy evi olacak. Buraya geldiklerinde çocukları kediyi, köpeği görecek. Mandanın, ineğin, koyunun, keçinin yavrularını sevecek. Bahçesinde tavuğu görecek. Öbür tarafta domatesin toprakta yetiştiğini görecek. Eriğin ağaçta yetiştiğini görecek. Ürünlerin nasıl oluştuğunu görecek. Yeni yetişen neslimizi bu şekliyle kazanmak istiyoruz. Sıradan bir marka ürünü değil de doğal köy ortamında yetişen ürünleri tatmak, tattırmak istiyoruz” dedi.

Hayvansal Ürünler Sektöründe Genç Girişimciliğin Geliştirilmesi
Projesi’nin İdari Koordinatörü Barış İncegül’de ise proje hakkında bilgiler verdi.

Proje hakkında neler söylemek istersiniz?
Hayvansal Ürünler Sektöründe Genç Girişimciliğin Geliştirilmesi Projesi’nin İdari Koordinatörüyüm. Projenin işleyişi satın almaları raporlama konusunda bütün işleyiş benim kontrolümde. Devam eden projemizde görevli koordinatörümüz Erol Kısaoğlu var. Kendisi gıda mühendisi bu sektör içerisinde 20-25 yıldan beri çalışmış bir arkadaşımız. Halk Eğitim Merkezi tarafından görevlendirilen gıda mühendisi Tuğçe Çelik hocamız var. Çatalca İlçe Tarım Müdürlüğü’nden görevlendirilen Bilgin Özkan gıda mühendisi projemizde usta yardımcı olarak gözükmekte. Hizmetli olarak da çalışan Cevahir Atmaca çalışmakta. Projemiz bir Ocak’ta başladı. Bir Ocak itibariyle projemiz başladıktan sonra belirli ihalelerimiz, satın almalarımız, inşaatımız tamamlanana kadar 28 Nisan itibariyle Çatalca Halk Eğitim Merkezi aracılığıyla eğitimimizi başlattık. Bu başlattığımız eğitimler ilk önce Çatalca eski İmam Hatip Ortaokulu’nda başladı. Bir Temmuz itibariyle de Nakkaş Merkezde bulunan imalathane ve eğitim tesisimiz faaliyete geçtiğinden dolayı artık eğitimlerimiz burada devam ediyor. Projemizin ortağı İstanbul İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, projemizin iştirakçileri İstanbul Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, İstanbul İli Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği, Çatalca Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gıda Tarım ve Hayvancılık Daire Başkanlığı, İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi ve Çatalca Halk Eğitim Merkezi.

Buradaki amaç nedir? Kimler katılabilir?
Biz bu projemizi tasarlarken insanlar bize gelsin bilgileri olsun öğrensinler ve herkes birer girişimci herkes birer işveren olsun istedik. Civar köylerimizde el broşürlerimizi dağıttık, yetiştiricilerimizle görüştük. Durumumuzu izah ettik. Şuanda başlayan eğitimlerimiz sonunda kursiyerlerimiz Halk Eğitim Merkezi aracığıyla Milli Eğitim Bakanlığı’ndan geçerli sertifika alacak.
Kaç ay sürecek eğitim ve içeriği ne olacak?
18 Nisan’da başlayan eğitimimiz 18 Ekim’de bitecek. Bu süre zarfında sütte hijyen, mikro biyoloji yoğurt, kaymak, tere yağ, dondurma ve beyaz peynir bunun üzerine bilgi alıyorlar. Hocaların hazırladığı ders programları neticesinde günlük ders programları dâhilinde çalışılıyor. 18 Ekim’de bitecek olan eğitim sonrası KOSGEB aracılığıyla beş gün süren bir girişimcilik eğitimi var. Bütün kursiyerlerimize girişimcilik eğitimini aldırtıp, girişimcilik sertifikasını alacağız. Halk Eğitim Merkezi’nden gelen Tuğçe hocamız daha öncesinde bu girişimcilik belgesini almış ve aldığı belge neticesinde hibe almış. Kendi araçlarımız ve bu projeleri yazmamızdaki tecrübemizden dolayı başvuru yapmak isteyen kursiyerlerle beraber iş planı hazırlayacağız. Burada 76 adet kayıtlı kursiyerimiz var. Halk Eğitim Merkezi’nin koştuğu şartlarda var. Devamlılık şartı, sınav şartı, başarılı olmak gibi şartları yerine getirenler ve arkasından (KOSGEB)’in vereceği eğitimde devamlılığı sağlayıp sertifika alan insanları biz özel müteşebbis yapmak istiyoruz. Çünkü İstanbul’daki metropolleşmeden dolayı hayvancılık azalacak bir liraya sattığı sütü yoğurt olarak beş liraya satsın istiyoruz.

Burada eğitim görüp sertifika alanlar devletten destek alabilecekler mi?
Devletten hibe desteği alabilecekler. 50 bin liraya kadar alacaklar. Ayrıca 100 bin liraya kadarda faizsiz kredi alabilecekler.

Projeye bayanlar mı erkekler mi daha çok ilgi gösteriyor? Kursiyerlerin ürettikleri ne yapılıyor?
Kursiyerlerimizin % 80’ı bayanlar. Burası bir eğitim tesisi. Burada ticari faaliyet yok. Çıkan bir ürün var. Bu ürünler belli başlı noktalara bağış adı altında dağıtılıyor, ihtiyaç sahiplerine veriliyor. Aslında ajansa yazdığımız projemiz de ön görmemiştik. Çıkan bir ürün var bunu değerlendirmemiz gerekiyor ne yapalım dedik ve bunları belli kurumlar aracılığıyla dağıtıyoruz. Ticari faaliyet gözetmeksizin çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Bu eğitimi almak isteyen vatandaşların nereye başvurması gerekiyor?
Çatalca Merkez de bulunan İstanbul Manda Birliği’ne başvurabilirler, Nakkaş Mahallesi’nde bulunan tesisimize başvurabilirler, Çatalca Halk Eğitim Merkezi’ne de başvurabilirler.

Türkiye’de böyle bir eğitim veren başka yer var mı?
Türkiye’de devlet aracılığıyla kurulmuş böyle eğitim tesisi yok. Biz bu konuda ilkiz. Devlet destekli olarak ilk eğitim tesisidir. Üretim tesisi olmadığımız için ilkiz.

Haberi paylaşın:

Öncekini Oku

Vatan sana minettar atam!

Sıradakini Oku

Çatalca Belediye Meclisi’nde Gerginlik

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir