Köy Efsaneleriyle Tarih Yazılıyor

Bir grup akademisyen binlerce yıldır insanoğluna ev sahipliği yapan İstanbul’da anlatılan efsanelerin izini sürüyor. Bir ekip oluşturan bilim insanları İstanbul’daki kayıt altına alınmamış eserleri kayda geçiriyor.

Bin yıllarca sayısız medeniyete ev sahipliği yapan hatta ilkel insana ait mağara ve yerleşim yerlerine bile rastlanan İstanbul’un kayıt altına alınmayan tarihi; bilim insanları tarafından inceleniyor. İstanbul Üniversitesi öncülüğünde 4 üniversiteden bilim insanları, İstanbul’un 15 ilçesinde çalışmalarını sürdürüyor. 2013’te başlayan İstanbul İli Yüzey Araştırmaları (İstYA) Projesi; Silivri, Çatalca, Büyükçekmece, Beylikdüzü, Gaziosmanpaşa, Sarıyer, Kartal, Pendik, Maltepe, Sultanbeyli, Sancaktepe, çekmeköy, Tuzla, Şile ve Beykoz ilçelerinde devam ediyor.

İstanbul’un tarih öncesi dönemlerine(Paleolitik-Kalkolitik) ait yeni bilgi elde etmek ve halkın bildiği ama kayıt altına alınmayan yerlerin tespitinin amaçlandığı çalışmada, 13 bilim insanı ile 14 öğrenci görev yapıyor.

 

Tarlaları geziyorlar

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi arkeoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Emre Güldoğan, Kültür Bakanlığı’nın izniyle 3 yıldır çalışmaları sürdürdüklerini belirterek, “Tarihçilerimiz köylüleri dinliyor ve traktörlerin sürdüğü tarlaları belirliyor. Köylülerin kulakta kulağa aktardığı efsane ve söylencelerin izini sürüyoruz. İlk kez bilim dünyasına kazandırılan mağara ve tarlalarda çok sayıda arkeolojik eser bulduk. Hızlı kentleşme ve inşaat çalışmalarının tarihi eserlere zarar vermemesi ve gelecek kuşakların sözlü tarihi bilmesi için çabalıyoruz. Bölgenin tarih öncesi dönemlerine (paleolitik, mezolitik, neolitik, kalkolitik) tarihlenen buluntulara rastladık. Milattan önce 800 bin yılına kadar indik. Tüm bilgilerimizi Kitap ve film olarak bilim dünyasına kazandıracağız” diye konuştu.

 

Binlerce yıldır köprü

Bilim ekibinde arkeolog, antropolog, zooarkeolog, coğrafyacı, edebiyatçı ve tarihçilerin olduğu 13 akademisyenin yanı sıra çeşitli üniversitelerde okuyan 14 öğrenci de görev yapıyor. Arazi çalışmalarının yanında Sözlü Tarih ve Coğrafi Bilgi Sistemleri uygulandığını belirten Dr. Mehmet Altun, “Köylüleri dinliyoruz, anlattıklarından hareketle bölgeyi araştırıyoruz. Birlikte mağaraları ve tarlaları araştırıyoruz. Her yeri teknolojiden faydalanarak GPS’le sabitliyoruz. Aldığımız veriler uygarlığın Anadolu’dan Avrupa’ya geçtiğini kanıtlıyor. Aynı zamanda Avrupa’dan alınan kültürle ilgili de buluntularla karşılaştık” dedi.

 

Defineciler talan etmiş

Proje kapsamında 2 yeni höyük (yerleşim yeri), 1 tümülüs (mezar), 1 sunak alanı ve 1 mezar alanı tespit edildi. Bazı mağara ve höyüklerin ise defineciler tarafından kazıldığı ve büyük oranda tahrip edildiği de ortaya çıktı. Definecilerin Istıranca Ormanları’nın içlerindeki ilk insanlara ait mağaraları ve yerleşim yerlerini kazarak değerli maden ve arkeolojik eser aradığının tespit edilmesi bilim insanlarını üzdü.

 

Kaynak: Milliyet

Haberi paylaşın:

Öncekini Oku

Çatalca Meclisinde Mahalle Yapılan Köyler Tartışıldı

Sıradakini Oku

Kara: “Mülteci kampı yerine okul, hastane yatırımları istiyoruz”

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir